Bu Blogda Ara

24 Şubat 2014 Pazartesi

Ön-Asya Etnografyası - Köylerimiz: Diyarbakır'da Bugünkü Bir Kürt Köyü - Seren

Seren [Köyü] - Hani, Diyarbakır (1980)
/ Havva & İsmail Engin koleksiyonu

KanalKultur] - Diyarbakır'ın Hani ilçesine bağlı, dağlık bir alanda kurulmuş bir köy Seren [Koord: 40° 30' 28'' D, 38° 24' 14'' K]. Bugün Sünnî - Şâfiî Kürtlerle meskûn… Seren'de konuşulan anadil "Kürtçe", tâlî dil "Türkçe"... Tâlî dil, okulda ve askerlik döneminde öğreniliyor...

Köy, 1925 yılındaki Şeyh Said İsyanı'na etkin olarak katılımıyla dikkati çekmiş.

Eski adı "Serder"miş ["Serdê"]... 1964 yılına gelindiğinde ismi Hükümet tarafından değiştirilmiş, "Seren" olmuş.

Aslında bir Ermeni yerleşimi...

İlk yerleşimin ne zaman olduğu, nasıl olduğu ve yerleşim yerinin kimler tarafından kurulduğu bilinmiyor. Bilinen şey; Ermenilerin köy halkını oluşturduğu; zamanla Sünnî - Şâfiî Kürtlerin de yerleşik nüfus arasına katıldığı.

Seren [Köyü] - Hani, Diyarbakır (1980)
/ Havva & İsmail Engin koleksiyonu

"Büyük Felaket" sonucunda Ermeni nüfus azalmış. 1921 yılına gelindiğinde Sünnî - Şâfiî Kürtlerle Ermeniler arasındaki "çatışmalar"ın ardından köyde Ermeni nüfustan sadece kimi "coğrafi" isimler dışında eser bile kalmamış... "Garo", "Sarkis", "Mahle" gibi Ermenice isimler, artık "yeni sahipleri"nce, "tarlaları"nın coğrafi  sınırlarını ve yerlerini belirtir olmuş.

1925 Şeyh Said İsyanı, köyde yeni bir göç dalgasını getirmiş. Şeyh Said'e aktif destek veren köy halkı, bu desteğinin bedelini de bir şekilde ödemiş. Köyün mâkûs tâlihi bu kez Hükümet güçlerinin müdahalesine maruz kalmış. Köy 3 kez ard arda yakılmış.

Hükümetin gazabına uğrayanlar, köy mezarlığında ebedî istirahatla cezalandırılmış. Kaçabilenler dağa sığınmış. İsyan yatıştıktan sonra, dağa sığınanların bir kısmı; köyüne geri dönmüş; yıkılan - yakılan konutlar yeniden yapılmış... Dağa sığınanlardan geriye dönmeyenleri de 1928'de Suriye'de ve Irak'ta soluğu almışlar. Günümüzde köyün Suriye ve Irak'taki birinci dereceden akrabaları da bu şekilde oluşmuş...

21 Şubat 2014 Cuma

Ön-Asya Etnografyası - Köylerimiz: Dobruca'dan Ankara'ya, Eski Bir Tatar Köyü - Ballıkpınar

Ballıkpınar [Köyü] - Gölbaşı, Ankara (1968)
/ Havva & İsmail Engin koleksiyonu

KanalKultur] - Kökenleri Kırım'a uzanan; Romanya'nın Dobruca [(Rumence: Dobrogea; Bulgarca: Dobrudja, Добруджа] yöresinden sökün edip Türkiye'ye İç Anadolu'ya, Ankara yöresine ulaşan Müslüman Tatarların oluşturduğu bir yerleşim birimi Ballıkpınar.

Kuzey Dobruca, 93 Harbi'nin akabinde; 1878'de imzalanan Berlin antlaşmasından sonra oluşan Romanya idaresine bağlandı. Burada azınlıkta kalan ve Türk unsurları olarak görülen / nitelenen Müslüman Tatarlar siyasi haklarından yoksun kaldı; Rumenceyi öğrenmede büyük sıkıntılar yaşadı.

Kuzey Dobruca'daki Müslüman Tatarların bir kısmı, gemilerle Köstence [Rumence: Constanța], Varna [Bulgarca: Варна], Balçık [Bulgarca: Балчик] ve Kavarna'ya [Bulgarca:  Каварна]; bir kısmı İstanbul, Sinop, Sansun, Zonguldak iskelelerine ulaştı.... Zaten sürekli göçler, Dobruca'nın yazgısı.

Ruslarla Osmanlılar arasındaki savaşlarda Dobruca'nın çoklukla el değiştirmesi; 15. yüzyıldan beri ahalisinin büyük çoğunluğunu oluşturan Müslüman Tatarların yağma, kundaklama ve baskınlar neticesinde sık sık Osmanlı ordusuyla birlikte güneye çekilmelerine yol açmış. Onların bir kısmı barış dönemlerinde tekrar Dobruca'nın kuzeyine dönmüş; dönmeyenler ise Rumeli'de ve orada kalmayanlar Anadolu içlerinde yerleşmiş. Tabii ki bunlar; tifo, tifüs, dizenteri ve uyuz gibi hastalıklardan da sağ kalanlarmış...

Dobruca'da henüz yok olmamış harabeler veya daha kırıl(a)mamış mezar taşları, tarihin ve göçlerin; ora(lar)da kimlerin yaşadıklarının ve göçlerin yol güzargahlarının tanıkları; savaşlardan, mübadelelerden, yangınlardan, yıkımlardan nasibini almış "göçmenlerin" abideleri olarak duruyor...